Hat
Bir İslam sanatı olan hat sanatı, Müslümanların yazıyı güzelleştirmek adına çaba sarf etmeleri üzerine ayetlerin güzel yazılmasına dayanmaktadır.
“Yazı, çizgi” gibi mânâlara sahip hat kelimesinden gelen hüsn-i hat, terim olarak “Arap yazısını estetik ölçülere bağlı kalıp güzel bir şekilde yazma sanatı” anlamında kullanılmıştır. Diğer bir tanımıyla; “cismânî aletlerle meydana getirilen rûhânî bir hendesedir.”
İstanbul Sanatları Çarşısı’nda temsil edilen sanatların ve aynı zamanda Türk - İslâm sanatlarının en önde geleni olan hat sanatı, derin bir geçmişe sahiptir. Hüsn-i hat, Hz. Muhammed’in kâtipleri, harfleri nasıl yazacaklarına dair yönlendirmesiyle başlamış olup 1400 senelik bir tekâmüle uğramıştır. İslamiyet’in yayılmasıyla hüsn-i hat da yayılmış ve özellikle Osmanlı hattatları sayesinde bu sanatın en güzel örnekleri üretilmiştir.
Bir İslâm sanatı olan hat, ayetlerin güzel yazılmasına dayanmaktadır. Allah’ın kelâmı olduğu için Müslümanlar yüzyıllar boyunca “Bu yazıyı nasıl güzelleştiririz?” diye çaba sarf etmişlerdir. Hüsn-i hat sanatı, usta-çırak ilişkisi içinde icazet geleneği sürdürülerek icra edilmiştir.
Bu sanatın en temel hali Kûfe şehrinde doğan Kûfî yazıdır. Temel yazı olarak kabul gören kûfî yazısından hareketle aklâm-ı sitte (altı kalem) adı altında bilinen 6 ana yazı çeşidi bulunmaktadır. Bunlar; sülüs, muhakkak, tevkî, reyhânî, rik’a ve nesih’dir. İran’da doğan tâlîk yazı da yine Osmanlı hattatlarınca çok ustaca yazılmıştır. Şu an çarşımız sanatkârlarınca saydığımız tüm bu yazı çeşitlerinde ciddi eserler üretilmektedir.
Mağazamızda bulunan hat eserlerini incelemek için tıklayınız.
Sanatçılarımızın yapmış olduğu eserlerden örnekler;
İstanbul Sanatları Çarşısı’nda Hat sanatını icra eden sanatçılarımız;
Veysel Kucuras
Sanatının tesirlerini ifade ederken; “Kâinata sanat gözüyle bakmaya başlıyorsunuz.” ifadelerini kullanan Veysel Kucuras, 1972 yılında İstanbul’da doğmuştur. Yirmi yıldır icrâ ettiği hüsn-i hat sanatını Hüseyin Kutlu, Abdülhadi Erol Dönmez gibi önemli hattatların tedrisinden geçerek inşa eden Kucuras, sanatını en güzel şekilde yapabilmek için; “en büyük kerâmet istikamettir” cümlesini şiâr edinmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı 40 Hadis Sergisi, İstanbul Yeditepe Bienali’ne katılmış olup aynı zamanda Japonya’da Türk-İslâm sanatlarını eserleriyle temsil etmiştir.
Ece Oğuz
Hat sanatı için “Bu sanatla ilgilenmek zamanımı hep güzeli arayarak ve güzellikler içinde geçirmemi sağladı.” ifadesini kuran Ece Oğuz, 1991 yılında İstanbul’da doğmuştur.
2014 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümünün Hat Ana Sanat Dalından mezun olan Oğuz; aynı okulda Geleneksel Türk Sanatları Anasanat Dalındaki Yüksek Lisans eğitimini, 2017 yılında, Ali Rıza Özcan danışmanlığında hazırladığı “İstanbul'da Mimar Sinan'a ait 16. yüzyıl camilerinde bulunan çini üzerindeki kitabeler” konulu teziyle tamamladı.
Lisans eğitimi sırasında İlhami Turan ile başladığı kaligrafi eğitimine Küçükçekmece Geleneksel Sanatlar Akademisi’nde Erhan Olcay’la devam etmektedir. 2 yıllık temel kaligrafi eğitiminin ardından uluslararası bir kaligrafi cemiyeti olan (CLAS) The Calligraphy and Lettering Arts Society'den ileri düzey kaligrafi sertifikası almıştır. Kaligrafist etkinlikleri kapsamında Denis Brown ve Yves Leterme gibi önemli kaligrafların atölye eğitimlerine katılmıştır.
Hat ve kaligrafi sanatıyla ilgili çalışmalar yaparak, karma sergilere katılan Oğuz, hala İstanbul Sanatları Çarşısı’nda yer alan Meftun Sanat isimli atölyesinde sanat ve tasarım çalışmalarına devam etmektedir.
Merve Özdeş
Hattat Merve Özdeş, 1990 yılında İstanbul’da doğmuştur. 2014 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nün Hat Ana Sanat Dalı’ndan mezun olan Oğuz, aynı bölümdeki yüksek lisansını 2017 yılında tamamlamıştır.
2009 yılında Ali Rıza Özcan ile başladığı hat sanatına mezuniyetinden itibaren icrâ etmeye devam etmektedir. Hat sanatının yanında Uğur Taşatan’dan ebru, Habib İşmen ve İslam Seçen’den ise cilt sanatı eğitimleri almıştır.
Hat sanatının üzerindeki tesirini; “Çevremdeki güzelliklerin daha çok farkına varmamı sağladı.” ifadeleriyle açıklayan Özdeş, yurt içi ve yurt dışında birçok sergiye katılmıştır.