Türk El Nakışları
Türk el nakışları adından da anlaşılacağı üzere Türklerle beraber doğmuş bir el sanatıdır.
Anadolu’daki kazılarda ortaya çıkan iğneler neolotitik çağdan beri Anadolu’da iğneyle işler yapıldığının kanıtı olsa da işlemelerin ancak 15. yüzyıldaki örneklerine ulaşılabilmiştir. İlk olarak temel ihtiyaçların bir sonucu olarak ortaya çıkan işleme sanatı zamanla gelişerek dekoratif bir şekle bürünmüştür.
Türk el nakışlarının işlendiği bölgenin coğrafyasıyla, kültürel dokusuyla paralel olarak biçimlendiği söylenebilir. Bunun en bariz örneklerinden biri çeyiz geleneğidir. Çeyiz geleneğinin bir parçası olarak evlenme çağına gelen kızların çeyizleri, giysileri, kullanacakları eşyaları üzerinde çeşitli renk ve motiflerde işlemeler yapılmıştır. Türk el nakışlarınınn gelişmesine katkı sağlayan bir başka adet ise en değerli yerlere nakışlı eşya hediye edilmesi alışkanlığıdır.
Türk el nakışlarının öne çıktığı en parlak zamanlar, kıymetli kumaşlar üzerine altın ve gümüş simin işlendiği 17. ve 18. yüzyıllar olmuştur.
Günümüzde yaşanan teknolojik gelişmeler ve değişen hayat şartları nedeniyle nakışlar, eski ince işleme şeklini yitirse de renk ve dokusunu kaybetmeden günümüze uyarlanan haliyle varlığını sürdürmektedir. Bir Turing işletmesi olan İstanbul Sanatları Çarşısı ise Türk el nakışlarının en güzel örneklerini görebileceğiniz yerlerden biridir.
İğne Oyası
Çeyiz geleneğinin önemli unsurlarından biri olan iğne oyasının ortaya çıkmasındaki en büyük etken Anadolu’nun İpek Yolu üzerindeki konumudur. Bir yönüyle Türk kadınının kendini ifade etme biçimlerinden biri olan iğne oyası zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Kadınların zekâsı ve ruhunun bir yansıması olarak ince ince işlediği iğne oyaları, süsleme sanatı içerisinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Tülbent kenarı, masa örtüsü, havlu kenarı, yakalık gibi alanlarda sıklıkla görülen iğne oyaları; günümüzde eskisi kadar kullanılmasa da hala kültürümüzü yansıtan önemli bir işleme sanatı olarak varlığını korumaktadır.
Kanaviçe
İlk örneklerine Orta Asya Türklerinde rastlanan işleme sanatlarından kanaviçe seyrek telli bez üzerine iğne ve ipliklerle yapılmış işlemelere verilen isimdir. Motiflerin bir nevi iletişim aracı haline geldiği kanaviçenin, Anadolu’da başlangıçtaki kullanım alanları daha çok çanta, halı, pano ve arma işleri olmuştur. Gelenekli kültürün bir parçası olan ve günümüze kadar devam eden kanaviçe süsleme; güzellik olgusunun etkisiyle ekonomik ve kültürel değişiklikler göstererek gelişmiştir. Süreç içerisinde göçlerin etkisi, elçilerin ziyaretleri gibi etkenlerle de bütün Avrupa’ya yayılmıştır. 15. ve 16. yüzyıllarda özellikle İngiltere, Fransa ve İtalya kadınlarının ilgisini çekmiştir.
Uygulanmasının kolay malzemelerinin ulaşılabilir olması nedeniyle kanaviçe, günümüzde de tercih edilen el sanatlarından biri olarak varlığını sürdürmektedir.
Sanatçılarımızın yapmış olduğu eserlerden örnekler;
İstanbul Sanatları Çarşısı’nda Türk El Nakışları'nı icra eden sanatçılarımız;
K. Filiz İzgin Pajik
K. Filiz İzgin Pajik, 1945 yılında İstanbul’da doğmuştur. 1965 yılında Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’nda öğrenimini tamamladıktan sonra Tokat Erbaa Kız Meslek Lisesi’nde idareci olarak çalıştı. 1983’te İstanbul Olgunlaşma Enstitüsü’nde moda öğretmeni ve 1984’ten itibaren beş yıl süre ile Samsun Olgunlaşma Enstitüsü’nde müdür muavini olarak görev yaptı.
Bu dönemde Japonya’da, Samsun Olgunlaşma Enstitüsü adına katıldığı yarışmada kitre bebek dalında dünya ikinciliği aldı. Görev yaptığı Olgunlaşma Enstitüleri’nde, Anadolu’nun farklı yörelerinden toplanan kilim motiflerinin aslına uygun üretimlerinin yapılarak yaşatılması çalışmalarında yer aldı.
Türkiye’de 9 kez kişisel sergi açan İzgin, emekliye ayrıldıktan sonra İstanbul Sanatları Çarşısı’ndaki atölyesinde çalışmalarına devam ederek Anadolu motiflerini aslına uygun olarak icra etmektedir.
Dilek Yılmaztürk
Dilek Yılmaztürk, 1962 yılında Elazığ’da doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm Ön Lisans programından 2020 yılında mezun olmuştur.
2006 yılından beri ahşap rölyef sanatıyla ilgilenen Yılmaztürk, 2007’den bu yana deri obje ve iğne oyası tasarımlarıyla birlikte yürüttüğü keçe süsleme sanatlarını icra etmektedir.
Sanatının kendisinde bıraktığı tesiri; “el becerimin gelişmesinin yanında aynı zamanda tarihsel bilgi birikimim ve kültürel bakış açımı geliştirmemde büyük rol oynamıştır.” ifadeleriyle dile getirmiştir.
Ayşegül Orhan
Ayşegül Orhan, 1966 yılında Ankara’da doğmuştur. 2008 yılından beri Türk El Nakışları ve özellikle iğne oyası sanatını icra eden Orhan, yurt içi ve yurt dışında eserleriyle çeşitli sergilere katılmıştır.
Gelenekli ek nakışlarını günümüz aksesuarları ve dekoratif malzemeleri üstüne ekleyerek iğne oyasından çeşitli tasarımlar yapan Orhan, İstanbul Sanatları Çarşısı’ndaki atölyesinde sanatını icra etmektedir.